“İyi tasarımcılar esinlenir, büyük tasarımcılar çalar.
Dahi tasarımcılarsa diğer tasarımcıların sadece
işlerini çalmakla kalmaz, arkasından evini de soyar.”
— Pablo Ladrón (Dünyanın en iyi tasarımcısı)
Etkileyici bir duvar resmi, çarpıcı bir sneaker, oyuncaklar, kent sokakları,müzeler, dekonstrüktif yapılar, vapur bacası, filmler, diziler, yolculuklar, müzik albümleri, doğa, deniz, bulutlar, romanlar, alışveriş katalogları, market reyonları, tabelalar, sıkıcı banka şubeleri, biramın üstündeki köpük, depresyona sürükleyen devlet daireleri, neşeli gece sohbetleri. Çalmanın sınırı yoktur. Gözümü yakalayan, duygularımı harekete geçiren herhangi bir şey gördüğümde veya duyduğumda hiç dayanamam, derhal çalarım.
Çalmak güzeldir, siz de çalın.
Ama nasıl çalmalı?
Çalmak derken aslında etkileşimden ve esinlenmekten bahsettiğim anlaşılmıştır sanırım. Yaratmış olduğunuz ve gelecekte yaratacağınız her şey, insanlığın binlerce yıllık bilgi birikiminin ve deneyimlerinin üstüne inşa edilir. Sizden öncekilerin ne yaptığını bilmek önemlidir. Tasarımcı olarak yaptığınız iş, bu materyalleri kendi deneyimleriniz ve algınızla birleştirerek, benzersiz bir bakış açısıyla yeniden yaratmaktır. “Hayır tabiki de öyle diil, ben sıfırdan yaratıyorum” diyorsanız, muhtemelen ne yaptığınızın farkında değilsiniz. Bir şarkıdan yola çıkarak, ilgisiz gibi görünen bir marka kimliği tasarlayabiliyorsanız doğru yoldasınız.
Hayran olduğumuz antik Roma heykelleri aslında daha önceki çağlardaki Yunan heykellerinin kopyalarıydı. Rönesans döneminin dahi yaratıcılarından Leonardo da Vinci, antik Yunan’dan eski Roma’ya uzanan bilimsel ve sanatsal birikimi derinlemesine incelemiş, eserlerindeki anatomi ve temel formlar gibi pek çok unsuru kendinden önceki ustalardan ödünç almıştı.
Müzisyenler önceki kuşaklardan usta olarak gördükleri devleri gururla açıklarlar. Pek çoğunun müziğe başlamasının sebebi ‘bir gün onlar gibi olmayı’ hayal etmeleridir. Ustalarının şarkılarını da büyük bir tutkuyla taklit ederler. Müzik dilinde bu ‘cover yapmak’tır. Cover’lar enstrümanlarına hakimiyetlerini ve müzik algılarını geliştirmelerinde önemli bir araçtır. Led Zeppelin ve Black Sabbath olmasa Judas Priest, Diamond Head ve Motörhead olmasa Metallica var olmazdı.
Mimarlıktan, grafik tasarım ve sinemaya, tüm yaratıcı disiplinlerde süreç benzer şekilde işler. Steven Spielberg, Christopher Nolan ve Quentin Tarantino gibi usta yönetmenlerin filmleri kendilerinden önceki yönetmenlere saygı duruşu niteliğinde göndermeler içerir. Yarattıkları filmler, izledikleri binlercesinden aldıkları etkileşimin kendi algıları ve deneyimleriyle birleşmesiyle oluşur.
George Lucas, Star Wars serisinin her filminin açılış sekansında kullandığı imza niteliğindeki yukarıya doğru akan yazıları, Flash Gordon ve Buck Rogers televizyon dizilerinin bölüm başlarında kullanılan açılış metinlerinden çaldığını söylüyor. Ehem, pardon “esinlendim” diyor yani. Yine kendi sözlerine göre, Star Wars destanının çoğunu yazması için esin kaynağı da aynı diziler.